Ezgi Alınca 'Vagon Vagon İstanbul' ile Şehri Zamana ve Satırlara Böldü
Ezgi Alınca 'Vagon Vagon İstanbul' ile Şehri Zamana ve Satırlara Böldü
Ezgi Alınca’nın ilk kitabı 'Vagon Vagon İstanbul', İstanbul’u semt semt gezdiren, satırlara bölünmüş bir edebi yolculuktur.
Ezgi Alınca’nın ilk kitabı 'Vagon Vagon İstanbul', İstanbul’u semt semt gezdiren, satırlara bölünmüş bir edebi yolculuktur.
Kitap, bir tren yolculuğu metaforu üzerinden her bir semti ayrı bir vagon gibi işleyerek, okuyucuyu hem dışsal bir İstanbul gezisine hem de içsel bir keşfe davet eder. Her vagon, bir duyguyu, bir anıyı ve bir İstanbul manzarasını taşır. Ezgi Alınca'nın bu eseri, şehre olan aidiyet hissini ve zamanla kurduğu bağı derinlemesine işlerken, aynı zamanda İstanbul’un değişen yüzünü, kayıp seslerini ve sessiz tanıklıklarını da gözler önüne seriyor. ‘Vagon Vagon İstanbul’, hem geçmişe hem şimdiye hem de hayali bir geleceğe dokunan, şiirsel diliyle kente dair duyusal bir atlas sunuyor.
Ezgi Alınca Kimdir?
Ezgi Alınca, genç bir kent anlatıcısıdır. 2003 yılında İstanbul’da doğmuş, aynı şehirde büyümüş ve kelimelere sığınmıştır. Yeditepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde eğitim görmekte olan Alınca, ilk kitabı 'Vagon Vagon İstanbul' ile kentin zamansız hafızasında kendine kalıcı bir yer açıyor.
Zamansız Satırlar: Ezgi Alınca ile 'Vagon Vagon İstanbul' Üzerine
· 1. Kitabınızda zaman nasıl işleniyor?
Durağan bir zaman değil, içsel bir akış var. Her semtte bir çağrışım zamanı yaşanıyor.
· 2. İstanbul’u neden bu kadar merkezde tutuyorsunuz?
Çünkü bu şehir beni ben yaptı. Anlatmazsam eksik kalırım.
· 3. Yazmak mı gözlemlemek mi?
Önce gözlemlemek. Yazmak, o gözlemlerin dil bulmuş halidir.
· 4. Raylar neden bu kadar simgesel?
Çünkü geçmiş ve gelecek arasında bizi taşıyan şey bazen sadece bir tren olur.
· 5. İstanbul’un hangi yüzünü anlattınız?
Görülmeyenini. Çatılardaki sessizliği, göz göze gelmeyen kalabalıkları.
· 6. Bu kitap kime hitap ediyor?
Bu kitap, elini kalbine koyabilen ve kalbinin sesini gerçekten duymaya cesareti olan herkese hitap ediyor. Kalabalıkların arasında kaybolmuş, iç dünyasında İstanbul’u taşıyanlara…
· 7. Eserinizde diyaloglar neden az?
Çünkü bu kitap bir iç monolog. İstanbul’la geçen bir sessiz konuşma gibi.
· 8. Yazar kimliğiniz sizi nasıl etkiliyor?
Kendimi daha dikkatli dinlemeye başladım. En büyük etkisi bu.
· 9. Kitapta sizi en çok etkileyen bölüm hangisiydi?
Maçka beni en çok etkileyen yer oldu. Çünkü orası İstanbul’un kalbi gibi atan bir sessizlik barındırıyor. O parkta yürürken zaman yavaşlıyor, iç sesin duyuluyor. Ağaçların arasından süzülen ışık, sanki geçmişe açılan bir pencere gibi. Nişantaşı sokaklarıysa bu sessizliğe zıt bir dinamizmle, hayatın farklı ritimlerini fısıldıyor kulağına. İkisinin arasında kurduğum duygusal köprü, benim için kitabın en özel satırlarını oluşturdu.
· 10. Sonraki edebi yolculuğunuzda hangi temayı işlemek istersiniz?
Bu sefer denize açılan bir yolculuk olabilir. Dalgaların içinde saklı kalan hikâyeleri yazmak istiyorum.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.